Doktora Yıllıkları — 1
Günlük demek için pek bi seyrek ama biraz sıkıntılarımdan bahsedeceğim.
Uzun süredir bir yorgunluk halim var. Uyuyorum uyanıyorum yine yorgun uyanıyorum (gerçi uykularım da çoğu zaman parça parça). Bazı günler gerçekten dinlenmiş ve dolayısıyla dinamik hissedebiliyorum. Ancak, özellikle bu salgın dönemiyle hayatımıza giren değişiklikler ve extra stres sebebiyle sanırım, bizi zorunlu olarak başka yurda taşınmak durumunda bıraktıkları süreden beridir ara ara olumlu seyir gösterse de kronikleşen bir yorgunluğum var. Bu yorgunluğun ardındaki temel sebebin stres olduğunu tahmin ederseniz, tabiki küçük küçük başlayıp devam eden başka rahatsızlıklarım da artık kronik ve daha yorucu, üstelik stres döngüsünü körüklemeye başlayan bir hale büründü (şair burada artırıyor diyor). En başta önemsemediğim şeyler de artık rahatsız etmeye başladı dolayısıyla.
Stres ve depresyonu birbiri ile karıştırmamanızı öneririm. Hayatımın belli dönemlerinde depresyon geçirdim, bazıları biraz yoğun ve yıpratıcı geçti. Depresyonun bir şey yapmama, istememe (ya da aşırı enerjik olmak) gibi bir eğilimi var. Oysaki ben araştırma harici de çeşitli faaliyetler (tabi genelde anca haftasonu) yaparak doktora sürecinin getirdiği yoğunluğun yalnızlaştırıcı ve yıpratıcı yan etkisinden uzak durmaya, sosyal hayatımı da dengelemeye çalışıyorum. Fakat yine de işin garip gelebilecek tarafı, yaptığım işi sevmeme ve yapmak istememe rağmen harekete geçmek için yeterli enerjiyi toplamakta güçlük çekiyorum. Sırf bu yıpratıcı süreçten ötürü, buradaki doktora sürecimi gözden geçiriyorum, araştırmamda yavaş yavaş olsa da kaydedebildiğim ilerlemelere rağmen. Hayata bir kere geliyoruz, ve burada gelişip büyüyecek sağlık sorunları ile ömrüm boyunca mücadele etmek zorunda kalmak fikri de canımı sıkıyor. Bu sebeple ilerde alternatif doktora planları yapabilirim. Buradaki programlar arası PhD iş yükünün farklılık göstermesinin de biraz haksızlık olduğunu düşünmeye başladım (şair yine neden ASTARla gelmedim diye dert yanıyor). Süreç nasıl işleyecek benim adıma bilmiyorum, ancak beni olduğumdan daha stresli daha kırılgan daha huysuz yapacak bir iş yükünün altında ezilip başkalarını da buna dahil etmekten endişe ediyorum. Bunu işten kaytarmak veyahut yarıda bırakıp kaçıp gitmek şeklinde yorumlayacak herkese de madem öyle kavuğu (Nasrettin Hoca-kavuk fıkrası) size devredip aynı yoğunlukta ve stres faktörlerinden kombo yapmış bir hayat diliyorum.